24 Aralık 2010 Cuma

"Fotoğraf"ı anlamıyorum

Geçen meren.org'da okuduğum yazıda parantez içinde ‘En güzel sümüklü çocuk fotoğrafını getir, ödülleri götür‘ ifadesi vardı. Biraz dalgacı, biraz iğneleyici... Alakasız gibi görünen kendimce alaka kurduğum, son zamanlarda bazı fotoğraf sitelerinde (fotono1,fotokritik gibi...) acımasızca "tebrikler çok güzel" diyenlere bir eleştiri furyası var. Hatta bazıları sırf onlara gıcıklık olsun diye ayrıca üye olup sağı solu birbirine katıyor. Anlayamadığım şey şu; siz, ustalar ne istiyorsunuz?
Konuya bir kaç örnekle daha devam edeyim. Güzel bir tarihi eserin güzel fotoğrafına eleştiri; "bu fotoğrafın nesi güzel, o tarihi eser zaten güzel". Güzel bir çevre fotoğrafına eleştiri; "zaten güzel çevre". Teknik olarak güzel olmasa her halde fotoğraf da güzel çıkmazdı. Hatta o kare güzel diye fotoğrafı çekilmiyor mu zaten? Yoksa her fotoğrafta bir kurgu mu olmalı? Kurgu olamıyorsa o güzel fotoğraf olmaz mı? Fotoğraf konusuna göre değil midir?
Asıl soru bir fotoğrafta aramamız gereken nedir? Altın oran, doğru estantane, keskinlik v.s. Bunların hepsi değişken değil mi? Amaca göre değişir. Varmak istediğim yer şu: Bir fotoğrafı beğeneceksek hiç anlamayanın beğendiği bir fotoğraf mı yoksa bir ustanın beğendiği mi önemli? Herkes (anlamayanlar) fotoğrafı beğeniyorsa teknik olarak kurgu olarak hatalıysa o fotoğraf kötü müdür? Yok değil ise bunun kriteri nedir. Yani neye göre çamur atacağız :) Fotokritik gibi siteler çok eleştiriliyor ustalarca ama bir çok kişi enstantane, diyaframı, netliği oradan öğrendi. Bu iyi bir şey değil mi?
Bir ustanın çok beğendiği bir fotoğrafı bazen ben anlamıyorum. Demek ki ya bakmam gereken yere bakmıyorum, ya da bakınca hikayesine anlam katabilmeliyim.
Ustalar bu işi biliyor. Peki biz nasıl öğreneceğiz? Bugün yazdığım yazıya bugünün fotosu, alttan kroplu... :) Ha bir de fotoğrafa müdahale konusu var kafımı karıştıran ama o sonra...

12 Eylül 2010 Pazar

Gene TR klavye

Zenwalk ile yaşadığım türkçe klavye macerasından sonra şimdi de arch'ta aynı sorunla karşılaştım. Ama çözüm aynı olmadı. GDM den KDM ye geçeyim dedikten sonra bin dereden su getirten türkçe klavye koşalamacasının da çözümü bir o kadar kolaymış. Sadece komutu uygularken önemli bir ayrıntı var o da konsolda normal kullanıcı yetkisinde olmak.
Çözüm --------> "$ setxkbmap tr"

7 Mayıs 2010 Cuma

İnternet ve Hobiler üzerine

Küreselleşmenin en yüksek noktaya çıktığı bir dönemde insanlar da biribirine benzemeye başladı bana göre. Zamanının çoğunu işinde geçiren insanoğlu artık eve geldiğinde yatmadan önce bir saatliğine de olsa internete giriyor. Haber okuyor, araştırma yapıyor, oyun oynuyor, bilgi alıyor-veriyor, sohbet ediyor, film izliyor, müzik dinliyor, alışveriş yapıyor v.s. Yani eskiden kafede, orada burada yaptığımız şeyleri evimizde, sıcak çayımızı yudumlarken yapıyoruz. Zevklerimiz değişiyor tabii ki. Örneğin linuxçular belki dışarıda hiç birbirini bilmeyecekken şimdi arkadaş, fotoğrafçılar desen kendini aşmış durumda, nikoncular ayrı, canoncular ayrı, pentaxçılar ayrı yada hepsi karışık, teknoloji meraklıları her yerde, gezginler bir arada, motosikletçiler bir arada ve liste öyle uzayıp gidiyor. Sosyalleşme doğamızda var ama bunun yolunu ne kadar kendimiz belirliyoruz? Kontrol bizde mi şirketlerde mi, yoksa hepsinden biraz mı? Bizim yatkınlığımızı görenler yatkın olduklarımızı desteklemeye devam ediyor. Bizim işimize mi geliyor, yoksa birilerini mi besliyoruz? Tüm zevklerimizin belirlendiği ve insanoğlunun sınırlarının çizildiği bir dünyada ne kadar kendimiziz? Eğer böyle mutlu oluyorsak, problem yok demek mi yoksa birileri bizim böyle hissetmemizi mi istiyor? Bu gidişle gelecekte bize çizilen rotada giden robotlar mı olacağız? Ey insanoğlu, karınca nasıl dürtüleri ile hareket ediyorsa işte sen de onun gibisin. Akıllı sanıyorsun kendini, ama işte sen de sana düşeni yapıyorsun... Yahu arkadaşım, ben böyle mutluyum, karıştırma, bulandırma... De get!

10 Nisan 2010 Cumartesi

Dijital kitap dönemi

Daha önce duymuştum ama şans eseri bugün gözümle gördüm. Idefix'te 15 nisandan itibaren e-kitap satışı başlayacakmış. Açıkçası bu adımı beklemiyordum ve inanılmaz sevindim. Geri kaldığımız şu e-kitap teknolojisine bizim de birileriyle bir yerlerden başlamamız gerekiyordu. Bununla birlikte artık forumlara e-kitap bölümleri açılabilir, tam alevini alamamış olan ağaç-saman kağıdı kitapların yerini tutar mı tutmaz mı tartışmaları ısısını arttırabilir.
Ben nereden geldim buraya? Ders çalışmak için bu e-kitap okuyucuları kağıda basılı olmayan dökümanları okumak amacıyla alabilirmiyim acaba diye araştırıyordum ancak roman ve değişik türkçe kitaplar okuyamayacağım diye de hayıflanıyor, karar veremiyordum.
Neyse bunlar Türkiyede satılır mı diye düşünürken sanırım bu haberi bizden önce almış olan hepsiburada e-slick, iriver story ve walkbook (uzun zamandır Türkiyede tek satılandı) ile ve hızlı al da e-slick, iriver story ile önlemlerini almışlar. Ve benim de en çok ilgimi çeken önce sadece kendi sitesinde tanıtımı yapılıp gittigidiyor ve sahibinden de satılan şimdi de idefix tarafından satışa çıkarılmış olan reeder cihazı diğer seçenek. Bu cihazın diğerlerinden en büyük farkı dokunmatik ekran ve wifi. Beğenenlerin aklında bulunsun dokunmatik olması sebebiyle ekranı yansıma yapabiliyor kontrastı düşürebiliyormuş. Tabii bunlar 5-6 inch ten büyük olmayan cihazlar, her halde birileri çok ufak diye düşünüp 9.7 inch büyüklüğündeki kindle dx i düşünebilir.Neyse Türkiyede 500 ile 700 lira arasında değişen bu cihazlar (yurtdışında da pek farklı değil) sanırım asgari ücret aylığında çalışan kişilerin eline pek geçemeyecek. Peki geliri biraz daha yüksek olanların eline geçebilir mi?
Kendimden hesap yapayım; Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar adlı romanını 28 liraya almıştım geçen ay, dijitali 20 lira olsa aradaki farkı çıkartmak için en az 70 kitap okumam lazım. İş hayatından zaman bulup iyi ihtimalle ayda 2 kitap bitirsek senede 24 kitapla 3 yıl içinde amorti eder. Yanında kendi dökümanlarım rahatça okumak ve isteğin yere istediğin kadar taşımak kar kalıyor. Acaba değer mi?

31 Mart 2010 Çarşamba

Skype webcam çözümü

Skype kamera görüntü problemini şu şekilde çözdüm
#mv /usr/bin/skype to /usr/bin/skype.real
#nano /usr/bin/skype
Açılan nano ekranına aşağıdaki yazıyı ekledim
#!/bin/sh
LD_PRELOAD=/usr/lib/libv4l/v4l1compat.so skype.real
ve control-O ve enter ile kaydettim. Ve ona çalıştırılabilir hale getirdim:
#chmod 755 /usr/bin/skype
Bu bodos girişimiz (her hangi bir açıklama yapmadan) problemi olanlara yardımcı olabilir.

25 Mart 2010 Perşembe

Arch, Zenwalk, Pardus


Öncelikle bu bir inceleme yazısı değil tecrübe yazısı. Yani bu yazıda ayrıntılı inceleme değil hangisi kimeye kendimce cevap vereceğim kendimce.
Bir kere devamlı arayış içerisinde olan insanlar o dağıtım bu dağıtım deyip ceylan gibi sekiyorlar linux camiasında. Ha, zaten linuxun bu yönü en çok ön plana çıkartılan ve övülen yönlerinden gözüküyor. (Bu arada ben de bi ara ceylanlaşmıştım, ama bu ara oturan boğa rölüne girmeye başladım) Peki bu durum iyi mi kötü mü? Bence çok ta övünülesi değil. Zamanınız sizin için önemli ise (ki bu devirde kendinizi saatlerce bilgisayar başında neden harcayasınız?) yoğunlaştığınız bölüm hobiniz,işiniz veya ihtiyacınız olmalı.
Ben windows kullanmak istemiyorum (kılım, param cebimde kalsın, gıcığım, virüsten uzak olayım) ama zamanımı bilgisayarla mücadeleye harcamak istemiyorum diyorsanız bir numaralı dağıtım tabii ki Pardus olacaktır.
Ben biraz daha linux ile haşır neşirim, hızlı basit, hemde konsolla iş yapan bir dağıtım diyorsanız Zenwalk çok iyi bir seçim olacaktır. Açılış ve kullanım hızı insanı mest ediyor. Slackware tabanlı olması ancak bir çok ayarının son kullanıcıya yönelik olması yine kendisine hayran bırakacaktır. Özellikle XFCE'yi seviyorsanız bunu bünyesine en iyi adapte eden dağıtımı gözden kaçırmamakta fayda var.
Yok arkadaş ben linux nasıl çalışır, hangi işlemi ne zaman yapar, x nasıl gelir, ses nerede, internet nerede deyip bunların hepsini konsoldan yapmak istiyor ve tam kurulumu gerçekleştirmek için zaman derdim yok diyorsanız arch tam size göre. Bunların hepsini yapmak için onlarca döküman okumanız her bir ayar için araştırma yapmanız gerekiyor. Ve tabii ingilizce de olmazsa olmaz. Ne kazanıyorsunuz bunun karşılığında? Cutting edge bir sistem, yani tüm programların kabul edilebilir hataları ile son sürümü. Konsoldan yönetilen (yükleyebilene zaten problem olmaz) harika ve çok hızlı bir paket sistemi . İstediğiniz şekli verebileceğiniz size özel ve rolling release (yani bir daha yükleme gerektirmeyen) bir dağıtım.
Sonuç, seke seke archa kadar geldik :)

13 Mart 2010 Cumartesi

Arch, Arch

Sevgili zenwalkumun kernelini güncellerken bir şey yapmayı unuttum (veya bilmiyordum). Lilo kullanan sevgili zenwalk kerneli güncelledikten sonra "lilo -v" komutunu istiyor. Neyse, yapmayınca geri dönülemez döngüye girdim. Bir kaç gün uğraştım ama işin içinden çıkamadım. Bu bir fırsattır deyip (çok üzüldüm ama neyse) ben de arch yüklemenin acılı sürecine girdim. Acı acı üzerine tatlı oluyor (A üssünün üssü - üssümüydü, üstümüydü neyse:) - A gibi). Hiç bu kadar zorlu bir yükleme şekli görmemiştim. Bir sürü yazı okuyorsun ve onları uygulamaya çalışıyorsun. Her şeyi elle ayarlıyorsun. Bazen kazınıyorsun bazen de acayip şeyler yapınca seviniyorsun (komutla kablosuz internete bağlanmak gibi).
Herkes gibi bende şöyle bir sonuca vardım şimdilik, arch yüklemek için linuxu bilmek gerek, linuxu iyi öğrenmek isteyen arch yüklemeyi deneyebilir. İlerleyen zamanlarda tecrübelerimi aktarırım.

20 Şubat 2010 Cumartesi

keyboardconfig

2 gündür kde ile devam ediyorum. Neyse, çok güzel gözü dönmüş bir şekilde dolanırken baktım ki I,Ş,Ç,Ü,Ğ gibi türkçe karakterleri yazamıyorum. Haydaa, neyse nasıl çözcez, dolan nette, dolan dolan yok! Sonra vardır bunun bir ayarı deyip konsola girdim ve "key" yazıp TAB yaptım. Hoop, karşımda keyboardconfig. Enter, "trq" tık ve sorun çözüldü. Hey gidi linux sen nelere kadirsin :)

Linux, Windows, MacOS


:)

16 Şubat 2010 Salı

Zenwalk'ta ekran parlaklık ayarı

Vaio bilgisayarımda bulunan nvidia ekran kartı ile ilgili ekran parlaklık ayarını daha önce smartdimmer ile yapıyordum. Ancak smartdimmer sonradan kayboldu. Uzun araştırmalardan sonra, tabii uzun süreç içinde göz güneşlenmesi yaşayaraktan, çözümü buldum.
Öncelikle nvclock yüklememiz gerekiyor. Problem depolarda yok. Eee, nereden bulacağız? Tabii ki abi dağıtım slackware paketlerinin arasından. Linkten indirdikten sonra sağ tıklayıp install diyoruz. Hoop paket hazır.
Peki nasıl kullanacağız? Parlaklık ayarı %15 ile %100 arasında seçiliyor.
Komut satırına "nvclock -S 40" diyoruz ve sonunda parlaklık ayarlanıyor. Nvidia kullanıcıları sıkıntı yaşıyorlarsa deneyebilirler.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Pardus podcast

Podcast, podcast deyip duruyorlardı ne zamandır, sonunda özgürlükiçin podcast yayınına başladı. İlk önce diyordum ki, ne gereği var hem zaten yazılısı olmuyor mu bunların. Ama ilk dinlediğimde 180 derece döndüm, dinlemesi çok güzel oluyor bayağı teknoloji radyosu... İnternette sörf yapıyorum, meyveli sodamı yudumluyorum bir taraftan da pardus podcast dinliyorum bayağı güzel oluyor :).
Şimdi bu olaydan sonra durup biraz geçmişe gittim. Yıl 2001-2002 suse 7.0 denemişti arkadaşım hiç beğenmemişti, sonra benim elime mandrake 9.1 geçmişti onu yüklemiştim. Telsimin 5 tl'ye sınırsız gprsinden ericsson t-65 ile bilgisayarımı internete bağlamış, teknolojinin sınırsız imkanlarından yararlanmaya çalışırken linux kullanan var mııı diye forumlarda dolanıyor, elle sayılır bir kaç kişi Erkan Kaplan'ın lapis forumlarında birbirine yardım ediyor ve bunun felsefesini anlatıyordu. O zamanlar o kadar windowsçuydu ki herkes hazırcılıktan ne kimse linuxtan haberdardı, ne de kimsenin umurundaydı. Şimdi bakıyorum, hocam vallahi büyüksün, neredeen nereyee... Pardus ile bu bilişim aşkı, küpü ile doğru orantılı camiayı büyüttü be yaa... Ha ben pardus kullanmıyorum şu an, ama farketmez hepimiz linuxçuyuz. Özünde aynı programları kullanıyoruz.
Bu arada arch forumu açılmış, hemen üye olayım dedim ama bot bölümünü geçemedim. Neyse, arch'çılar sizi yakından takip ediyorum bunu bilin. Bir gün bende aranıza katılabilirim. Ama aranızda varsa bir zenwalk ya da slackware kullanmış babayiğit lütfen karşılaştırmasını yapsın.

29 Ocak 2010 Cuma

Tekrar firefoxtayım...

Kısa uzun bir chrome macerasından sonra tekrar tilkiye geri döndüm. Sebep bırakma sebebi ile aynı. Bir kere hızlı, videoları tam ekran izleyebiliyorum, eklenti desteği chroma göre daha iyi. Eski dostu özlemişim be yavvv...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Songbird en iyilerin arasına girmiş


Songbird 1.4.3 ekolayzır desteği de eklendikten sonra gelişmiş eklenti desteği ile artık Amarok'un en güçlü rakibi haline geldi. Aslında eşsiz internet kullanımı ile bir adım önüne bile geçmiş olabilir. Kesinlikle denemenizi tavsiye ederim.

1 Ocak 2010 Cuma

Yeni yılda

Yeni yılın herkese mutluluk, sağlık ve neşe getirmesi dileği ile yılın ilk güncesine başlayalım.
- 2009'da samsung gx20 fotoğraf makinesi aldım, 2010'da fotoğraf çekmeyi öğrenip güzel anlar yakalama dileğiyle,
- 2009'da zenwalk'a geçtim, memnunum, zenwalk'un biraz daha gelişmesi, veya yeni mecralara yelken açmak dileğiyle (pardus olur, ubuntu olur, arch olur...),
- 2009'da güzel gezdim, (bodrum,kapadokya...), 2010'da devamının gelmesi dileğiyle, (her yer olur ama doğa,yeşil,su bol olan yerler olsun)
- 2010'da daha bir çok fasa fiso isteğimin ve herkesin isteklerinin gerçekleşmesi dileğiyle...